Kainat, insanın kendisini merak etmekten alıkoyamadığı bir muamma. Uçsuz bucaksız bir derya, Sürprizlerle ve hayret verici gizemleriyle zihinlerimizi meşgul eden bir enigma.
İçinde bulunduğumuz uzayda keşfedilen veya keşfedilmeyi bekleyen o kadar çok şey var ki. Anlatmaya kalemler yetmez. Ama sınırlı da olsa uzayla ilgili ilginizi çekebileceğini düşündüğüm bazı ilginç bilgileri paylaşmak isterim.
Geceleri gökyüzüne seyrederken gördüğünüz sayısız yıldızın arasından rasgele herhangi bir yıldıza baktığınızda o yıldızın belkide ölmüş ve artık yerinde olmayan bir yıldız olabileceğini düşündünüz mü hiç? Kulağa ilginç gelebilir ama bu doğru. Uzayda mesafeler metre ya da kilometrelerle ölçülemeyecek kadar sınırsız. Kilometrelerin kifayetsiz kadığı mesafeler yerini "ışık yılı" na bıraktı. Aslında ışık hızı da yeterli değil, ama şuan insaoğlunun keşfedebildiği en yüksek hız ışık hızı. (ışığın ve tüm diğer elektromanyetik dalgaların boşluktaki hızı olup 299.792.458 metre/saniyedir.)
Evrenin sınırsız boyutlarının ilk somut göstergesi, büyük Alman astronomi bilgin Friedrich Wilhelm Bessel'in ( 1784 - 1846 ) o güne kadar denenmemiş bir yönteme başvurarak 1838'de yaptığı bir uzaklık ölçümüdür. Bessel, ilk kez ıraklık açısından yararlanarak, Güneş ile yakınındaki Kuğu 61 yıldızı arasındaki uzaklığı kesin değerleriyle ölçtü ve inanılması güç bir sonuç buldu. Bu ölçüme göre Kuğu 61 ile Güneş arasındaki mesafe 97 trilyon kilometreden daha fazlaydı (tam olarak 97.432.493.000.000 km). Yakın bir yıldızın bile böylesine şaşırtıcı bir uzaklıkta olması, uzayda yapılacak ölçümlerde kilometre ve mil gibi geleneksel ölçü birimlerini kullanmanın ne kadar anlamsız olduğunu açıkça ortaya koymuştu. Bunun üzerine astronomlar, çok hızlı bir maddenin bu uzaklığı ne kadar zamanda alacağını belirtmenin çok daha kolay ve anlamlı bir ölçü birimi olacağına karar verdiler. Saniyede yaklaşık 300.000 km hızla hareket eden bir ışık ışını bir yılda yaklaşık 9.5 trilyon kilometre yol alır. Işık yılı, bugün astronominin temel uzunluk ölçüsü birimidir.
Bu kısa bilgiyi paylaştıktan sonra yıldızın neden ölmüş olabileceği konusuna dönelim. İşte, uzayda mesafeler bu kadar genişken, yıldızın ışığının dünyaya ulaşması milyonlarca hatta milyarlarca yıl sürebilir. Bu da yıldızın bu süre içerisinde belki çoktan yok olmuş olabileceği anlamına gelir.
Astronomi'de en sık kullanılan terimlerden biri olan "Işık Yılı" ışığın bir yılda katettiği mesafeyi belirtir ve (net: 9.460.528.412.464,108 km) yaklaşık olarak 9.5 trilyon km 'ye eşdeğer muazzam bir mesafeyi ifade eder. Yaklaşık 400 milyar yıldızdan oluşan ve içinde Güneş Sistemi'nin de bulunduğu Samanyolu Galaksi'sinin genişliği yaklaşık 100.000 ışıkyılıdır. Yani kaba bir hesapla (100.000 * 9.5 trilyon km) ~ 950 katrilyon km 'lik bir mesafe söz konusu. Gözlemlenebilir Kâinat'ta 200 milyardan fazla galaksi olduğu düşünülürse evrenin ne kadar geniş olduğunu belki biraz daha iyi kavramış oluruz.
Zaman bakalım bize ne göstercek, uzayda keşfedecek daha çok şey var ve biz daha bu gizemli yolun daha başındayız. Uzay'ın bükülmesi, karanlık madde gibi kavamlar daha yeni yeni literatürlerimize girmeye başladı. Sürprizler meraklılarını beklemeye devam ediyor.
İlginç bilgilerden bazılarına değinelim;
Güneş'e Merkür'den daha uzak olduğu halde, güneş sistemindeki en sıcak gezegen Venüs'tür. Çoğu kişi Güneş'e en yakın gezegen olduğundan Merkür olacağını düşünür. (Güneş'e yakınlık sırası: Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jupiter, Satürn, Uranüs, Neptün) Bunun nedeni armosferinde bulunan yoğun karbondioksit içeren bulutların "sera etkisi" (Greenhouse Effect) sayesinde sıcaklığı tutmasıdır. Belki bu yüzdendir ki; Venüs'te güneş sistemimizdeki diğer gezegenlerden daha fazla yanardağ var. Karbondioksitten oluşan atmosferi, 500 derece yüzey sıcaklığı, şiddetli asit yağmurları, aktif volkanları ve dev lav nehirleriyle Venüs, adeta cehennemi andırır. Ayrıca, Venüs diğer gezegenlere göre geriye dönen tek gezegendir. Venüs hariç bilinen diğer gezegenler Batı'dan Doğu'ya doğru dönerken, Venüs Doğu'dan Batı'ya doğru döner.
Güneş sistemimizde yalnızca Merkür ve Venüs gezegenlerinin uydusu yoktur. Dünya'nın 1, Mars ve Neptün'ün 2, Uranüs'ün 6, Satürn'ün 10 ve Jüpiter'in 12 uydusu vardır. Merkür ve Venüs'ün uydusu yoktur.
Ay'a ayak basan ilk insanı neredeyse herkes bilir. Neil Armstrong. Peki ya ikinci insan kim? Ay'a ayak basan ikinci insan Edwin Eugene "Buzz" Aldrin, Jr 'dır. Dünyamızın uydusu Ay'ın İngilizcesi "Moon", Buzz Aldrin'in annesinin kızlık soyadıdır. ;) Uzay'a çıkan ilk kadın ise Valentina Tereshkova adında bir Rus'du
En uzağa giden insan yapımı obje Voyager 1’dir. 1977’de Jüpiter ve Satürn’ü incelemek amacıyla fırlatılan Voyager 1, daha sonra Uranüs ve Neptün’ü de incelemek için de kullanışmış ve daha sonra yıldızlar arası uzaya çıkmıştır. Üzerinde altın bir plakta uzaylılara mesajlar taşımaktadır. 55 farklı dilde hazırlanmış ses kaydına buradan erişebilirsiniz. Türkçe ses kaydı 1:39 sn den itibaren dinleyebilirsiniz.
Eşsiz eğimi nedeniyle, Uranüs'teki tek bir gece 21 yıl sürüyor!
listeyi çoğaltabilir, sayısız ilginç bilgiyi burada paylaşabiliriz. Ancak şimdilik bu kadar yeterli sanırım.
Yazı'yı bitirmeden önce hemen herkesin ömründe bir kez olsun aklından geçirdiği o gizemli soruyla yazımızı tamamlayalım; Bu kadar geniş bir evrende yalnız mıyız?
Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle,
hoşçakalın!
Ali Akyıldırım
web
Kaynaklar:
Vikipedi
Youtube