• BLOG YAZISI

  • Dijital evrenin kapılarının sonuna kadar açıldığı Endüstri 4.0 ile birlikte, giderek yükselen ve geleceğin teknolojisi olarak adını sıkça duyduğumuz popüler kavramlardan birisi olan "yapay zekâ", teknolojinin gelişmesine paralel olarak son yıllarda gerek Türkiye’de gerek dünyada tartışılan, üzerinde akademik çalışmalar yapılan ve önemi her geçen gün giderek artan bir konu haline geldi.

    Kısaca göz atalım,

    Yapay Zekâ nedir?

    "Zekâ" kelimesinin sözlük tanımına baktığımızda; "insanın düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, kavrama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tümü" olarak ifade edilmektedir. İnsanların zekâlarını kullanarak yaptıkları işleri bilgisayarların yapmasını sağlayan teknolojiye ise "yapay zekâ" denilmektedir. Bilgisayar kontrolündeki bir robotun çeşitli faaliyetleri zeki canlılara benzer şekilde yerine getirebilmesi ya da kısaca, insan zekâsı ve insan beynini simüle eden yazılımlar şeklinde de tanımlayabiliriz. Başta bilişim sektörü olmak üzere, pek çok yerde İngilizce karşılığı "Artificial Intelligence" kelimelerinin kısaltılması olan "AI" ile ifade edilmektedir.

    Aslında yapay zekâ, nesnelerin, mekanik ve dijital makinelerin, kendi IP adreslerine sahip cihazların içine gömülen çiplere ve sensörlere yüklenen yazılım ve algoritmaların insan zekâsını taklit etmeye çalışan bilgisayar programları tarafından kullanılmasıdır. Bu programların her gün kullandığımız dijital teknolojilerden farkı, yüklendiği makineleri, cihazları ve nesneleri "akıllı" hale getiriyor olmasıdır.

    Kısa geçmişi

    Amacı, bir makinenin düşünebildiğini söyleyebilmenin mantıksal olarak mümkün olup olmadığını belirlemek olan Turing testi ile, 20. Yüzyıl’ın ortasında İngiliz matematikçi, bilgisayar bilimcisi ve kriptolog Alan Mathison Turing tarafından "Bilgisayar Mekanizması ve Zekâ" adlı makelesinde atıfta bulunulan "yapay zekâ", ilk kez 1956 yılında Dartmouth Konferansı’nda Prof. John McCarthy tarafından kullanılan bir terim olup, "insan zekâsının karakteri olan işlemleri gerçekleştirebilen makineler" şeklinde ifade edilmiştir.

    1997 yılında IBM’in geliştirdiği ve saniyede 200 milyon hamleyi aynı anda düşünebilen "Deeper Blue" adlı süper bilgisayarın dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov’u yenmesi ile insanların yapay zekâya bakış açısı önemli ölçüde değişti. Büyük verilerin artması, karmaşık ve gelişmiş algoritmalar, nesnelerin interneti (IoT), hesaplama gücü ve depolama alanındaki iyileştirmeler sayesinde yapay zekâ günümüzde çok daha popüler bir hale geldi.

    Nasıl çalışır?

    Yapay zekâ, çeşitli donanımlar ile sistemine aldığı büyük veriyi önceden belirlenen parametreler doğrultusunda hızlı ve yinelemeli bir şekilde işler, işlenmiş verileri bağımsız bir şekilde öğrenebilen ve öğrendiklerini bir problem karşısında çözüm üretmek için kullanan makine öğrenme algoritmaları ile birleştirerek çalışır.

    Yapay zekânın insan zekâsı ve insan beynini taklit eden yazılımlar olduğunu söylemiştik. Bilgi, insan beyninde elektriksel bir süreçten geçerek nöronlar aracılığı ile taşındığı gibi, yapay zekâ da tıpkı insan beynindeki nöronlar gibi birbirine bağlı yapay sinir ağları ile veri aktararak işlem yapar.

     

    Kullanım alanları

    Yapay zekâ, bir bilgisayarın oldukça karmaşık görevleri otomatik olarak yapmasına izin vererek belirli süreçleri daha verimli hale getirir ve günlük hayatımızı iyileştirmek için kullanılır. Makine öğrenimi algoritmalarını kullanarak bir dildeki konuşmayı başka bir dildeki metne çevirebilen otomatik dil çeviri uygulamaları, gelişmiş arama motorları, otonom araçlar, savunma sanayiinde son dönemde adından sıkça söz edilen sürü İHA sistemleri, e-mail spam filtreleri, satranç programları, Siri ve Alexa benzeri entegre sanal asistan uygulamaları, yüz tanıma sistemi vb. sayısız uygulama yapay zekânın kullanım alanlarına örnek olarak gösterilebilir.

    Yapay zekâ, genellikle "makine öğrenmesi ", "derin öğrenme" gibi alt dalları ile karıştırılmaktadır. Ancak, bunlar birbirinden farklı kavramlardır. Makine öğrenmesi yapay zekânın bir alt kolu, derin öğrenme ise makine öğrenmesinin bir alt koludur. Tüm makine öğrenimi çözümleri birer yapay zekâdır ancak, tüm yapay zekâ çözümleri birer makine öğrenmesi değildir. Bu terimler oldukça yaygın olabilir, fakat birbirleriyle çok fazla ilişkili oldukları ve birbirlerinin yerine kullanıldığı için, genellikle karışıklığa neden olmaktadırlar.

     

    Yapay zekâ türleri

    Yeteneklere ve işlevselliğe göre iki ana kategoride olmak üzere toplam 7 tür yapay zekâ vardır.

    Tablo: Yapay zekâ türleri

     

    Yeteneklere göre yapay zekâ türleri;

    1- Dar / Zayıf Yapay Zekâ

    Dar yapay zekâ, bilgisayar sisteminin dar kapsamlı olarak tanımlanmış bir görevi insanlardan daha iyi yerine getirebilme becerisini ifade eder.

    Dar yapay zekâ, insanlığın yapay zekâ geliştirme konusunda şu ana dek ulaşabildiği en uç noktadır. Otonom araçlar ve kişisel dijital yardımcılar gibi gerçek dünyada gördüğünüz tüm yapay zekâ örnekleri bu kategoriye girer. Bunun nedeni, yapay zekânın gerçek zamanlı olarak kendi başına düşünüyormuş gibi göründüğü durumlarda bile aslında dar kapsamlı çeşitli süreçli koordine ediyor ve önceden belirlenmiş bir çerçeve dahilinde kararlar alıyor olmasıdır. Yapay zekânın "düşünme sürecinde" bilinç veya duygular yer almamaktadır.

    Ör: Satranç oynayan AI, e-ticaret sitesinde satın alma önerileri, otonom araçlar, konuşma ve Yüz tanıma sistemleri…

    2- Genel Yapay Zekâ

    Genel yapay zekâ, bilgisayar sisteminin tüm zihinsel görevlerde insanlardan daha başarılı olması anlamına gelir. Robotların bilinçli düşüncelere sahip olduğu ve kendi güdüleri doğrultusunda hareket ettiği filmlerde görülen yapay zekâ türü budur.

    Genel yapay zekâya sahip bir bilgisayar sistemi teorik olarak, karmaşık sorunları çözebilir, belirsiz durumlarda karar alabilir ve mevcut durumu değerlendirirken önceki bilgilerinden yararlanabilir. Böyle bir sistem; yaratıcılık ve hayal gücü açısından insanlarla aynı düzeyde olur ve dar yapay zekâya göre çok daha geniş bir görev yelpazesini başarıyla ele alabilir.

    Ör: Şu anda, genel AI kapsamına girebilecek ve bir insan kadar mükemmel herhangi bir görevi yerine getirebilecek böyle bir sistem mevcut değil.

    3- Süper Yapay Zekâ

    Süper yapay zekâ düzeyine ulaşmış bir bilgisayar sistemi; bilimsel yaratıcılık, genel bilgelik ve sosyal beceriler dahil olmak üzere hemen her alanda insanlardan daha başarılı olacaktır.

    Ör: Süper AI, hala varsayımsal bir yapay zekâ kavramıdır. Bu tür sistemlerin gerçek anlamda geliştirilmesi hala dünyayı değiştiren bir görevdir.

     

    İşlevselliğe göre yapay zekâ türleri;

    1- Salt Tepkisel

    Yapay zekânın en basit formudur. Bu yapay zeka türleri etrafında olan olayları ve durumları algılar, bunlara göre davranış sergiler. Daha geniş bir dünya görüşü yoktur ve bilgileri kaydedemez. Belleği olmadığı için geçmiş tecrübelere göre karar veremez. Sadece tek bir alanda uzmanlaşabilir.

    Ör: IBM’in satranç oynayan bilgisayarı Deep Blue, Google’ın go oynayan bilgisayarı AlphaGo.

    2- Sınırlı Hafıza

    Geçmişte öğrenilen bilgileri toplar ve daha önceden programlanan dünya bilgilerinin üzerine ekler. Doğru kararlar vermek ve uygun eylemler gerçekleştirmek için yeterli tecrübesi ve hafızası vardır.

    Ör: Sürücüsüz araçlar, sohbet robotları ve dijital asistanlar.

    3- Zihin Teorisi

    3. tür yapay zekâ etrafındaki insanların davranışlarını etkileyen duygu ve düşüncelerini anlayabilir. Bu tür hisleri, niyetleri beklentileri anlayabilir ve sosyal olarak etkileşime girebilir. Henüz üzerinde çalışılan bu tür yapay zekânın geleceği olarak görülüyor.

    Ör: Star Wars filmindeki C-3PO ve R2-D2 robotları, Ben robot filmindeki Sonny.

    4- Öz Farkındalığı Olan

    Bu yapay zekâ türleri kendi benliklerinin farkındadır ve kendisiyle ilgili bilgiler verebilir. Zihin teorisinin uzantısı olarak bu tür kendi iç halini fark edebilir, başkalarının hislerini anlayabilir ve olaylardan sonuçlar çıkarabilirler. Yapay zekânın öngörülen en iyi formu olarak görülüyor. Süper zeki, duygulu ve bilinçli.

    Ör: 2015’teki Ex Machina filmindeki Eva, Humans dizisindeki Synths.

     

    Her ne kadar pek çok insan yapay zekânın geleceğe ışık olacağını ve insanların işlerini kolaylaştıracağını düşünse de, bazı insanlar tam tersine yapay zekâ ile geliştirilen robotların, insanlığa zarar vereceğini ileri sürmektedir. Bilgisayarlarda geliştirilen yapay zekâ ya da bunları kullanarak üretilecek olan yapay zekâya sahip robotların insanlığın sonunu hazırlayacağını düşünenler azımsanmayacak kadar çoktur.

    SpaceX ve Tesla Motors firmalarının CEO’su Elon Musk’ın "nükleer bombalardan daha tehlikeli olabilirler" ifadesini kullandığı, dünyanın önde gelen bilim insanlarından Profesör Stephen Hawking’in "insanlığın sonunu getirebilir" uyarısında bulunduğu, Hollywood filmleri ve bilim kurgu romanlarında dünyayı ele geçiren insan benzeri robotlar olarak tasvir edilen yapay zekâ, bu bakımdan olumsuz düşünenlere örnek gösterilebilir.

    Ancak, yapay zekâ teknolojisi, günümüzde değer eksenli olarak modern örnekleriyle her sektörde optimum fayda sağlamak için gelişmeye devam etmektedir.

    Bu vesileyle, teknoloji şirketlerinin yapay zekâyı etik amaçlarla kullanma sorumlulukları olduğunu hatırlatarak yazımıza son veriyoruz.

     

    Kaynakça:

    https://azure.microsoft.com/tr-tr/overview/what-is-artificial-intelligence/#types

    https://futurism.com/images/types-of-ai-from-reactive-to-self-aware-infographic

     



       Facebook'ta Paylaş    162 Kez Okundu   /    Diğer Yazılar
  • YORUMLAR

  • Yorumlar   0 Yorum



    Bu Yazıya Ait Herhangi Bir Yorum Bulunmamaktadır..!
  • Yorum Yaz


     
     
    Ad Soyad
    E-Mail
    Website
    Yorumunuz
    Resim Doğrula    
       Gönder