• BLOG YAZISI

  • Kâinat her ne kadar hafsalalarımızda tanımlayamayacağımız kadar büyük olsa da, kâinatta yaşayan bireyler olarak bizler, bu muazzam sistemi tanımaya, anlamaya, çözmeye devam edeceğiz. Devam etmeliyiz.

    Neredeyse tüm Bilim Adamları’nın kabul gördüğü "BigBang Teorisi" ile evrenin var oluşu ve sonrasında süregelen olaylar incelenmiş ve bugün "CERN" de de halihazırda devam eden deneylerle bu sürecin işleyişine ilişkin kanıtlar elde edilmeye çalışılmaktadır. Her ne kadar hızlı bir ilerleme olmamasına rağmen, ciddi bulgular elde edilmekte, ve kim olduğumuzu bilme noktasında hedefine doğru ağır adımlarla ilerlemekteyiz. Önceleri, en küçük yapı taşı "atom" diye biliniyordu ancak, "elektron", "pozitron","kuark" gibi parçacıkların zamanla keşfedilmesiyle atomdan daha küçük yapıların olduğu ve hatta atom içerisinde, ayrı bir kâinatın var olduğu gözlenmiştir. Tüm bunlara ilave olarak, her bir yapının da kendi içinde veya, birbirleri arasındaki etkileşimleri itibariyle muazzam bir düzende, formüle edilebilen yapılar oldukları keşfedilmiş ve insanoğlunu hayrette bırakmıştır. En basitinden bir örnek vermek gerekirse, dünya ile güneşin durumunu incelememiz yeterli olacaktır sanırım. Eğer, güneş dünyamıza olması gerekenden fazla yaklaşırsa yanarız, olması gerekenden fazla uzaklaşırsa donarız.

    Örnekleri formüle etmek te mümkün elbette;

    Dünya ile güneş arasındaki mesafe 149.500.000 km dir. Güneş ışınları yeryüzüne yaklaşık 8 dakika da gelir. Dünyamız, güneşin çevresinde saatte 108.000 km hızla, kendi etrafında ise 1.666 km hızla dönmektedir... gibi. Bu hızlarla hareket eden bir sistemin içerisinde olup ta, herhangi bir şey hissetmemek te çok ilginç olsagerek. Muazzam bir sistem.

    Şimdi, bu duruma bir de "yazılım" tarafından bakalım;

    Yazılım, güncel bir ifadeyle, isteklerimizi makinelere yaptırmamız için tasarlanmış tüm algoritmaların kodlanmış halidir. Çeşitli süreçleri vardır. Bunlardan bazıları; geliştirme, analiz, tasarım, kodlama, test, sürüm...vb. Etrafımızdaki somut hemen herşeyin bir yazılımı vardır. Örneğin; "yürüyen" bir robot. Malzemeleri doğru bir şekilde birleştirildiğinde, ve doğru bir kodlama yapıldığında basit yürüyen bir robot yapmak mümkün. Daha farklı bir kodlama ile "koşan" bir robot ta yapılabilir. Ya da "konuşan" bir robot. Geliştirmeler yapıldıkça, daha kompleks yapılar da elde etmek mümkün olacaktır. Ancak, şuan insanoğlu çok karmaşık yapılar oluşturacak düzeyde veriye sahip değil henüz. İnsan gibi hareket eden bir robot mesela. Bunun için çok ciddi bilgi ve muazzam bir algoritmaya sahip olmak gerek. En basitinden, düşünsenize, insan gülerken yüzünün aldığı ifadeyi bir robota yaptırmaya çalıştığınızı. Gülmenin dozuna göre ayrı ayrı surat ifadeleri, mimikler, ses tonları kullanmak gerek. Gülerken insan metabolizmasında meydana gelen değişiklikler de cabası. Serotonin salgılanması, rahatlama hissi, beynin endorfin hormonu salgılaması, ve daha bir sürü olay. Oluşabilecek tüm algoritmaları hazırlamak ve herşeyden önce biliyor olmak gerek.

     Yine insandan başka bir örnek vermek gerekirse, "koşan" bir insanı ele alalım. Kafamızda canlandıralım, ardından da, koştuğu esnada vücudunda meydana gelecek değişiklikleri ve bunları "yazılımsal" olarak nasıl ifade edebileceğimizi. Kabaca düşünelim, ve algoritmalarımızı oluşturmaya başlayalım;

    Ayaklar ve dolayısıyla bacaklar öne doğru hareket edecek. Kollar da buna uygun bir şekilde derlenecek.

    İki ayak aynı anda önde olmayacak, ama kollar için böyle bir şart yok.

    Koşma esnasında bir ayak önde, bir ayak arkada ve hareket halinde olacak, durana kadar sürekli yer değiştirecek. Kollar serbest olacak, ve isteğe bağlı olarak değişebilecek.

    Ayaklar yer değiştirdiğinde belli bir mesafe alınmış olacak ve ayakların attığı adıma ve hıza göre değişiklik arzedecek.

    Belli bir hızla yere basılacak ve yerdeki oluşan basınç hissedilecek ve kişi kendini ayarlayacak.

    Belli bir kalori harcayacak ve buna bağlı zayıflama oluşacak.

    Atılan adım ve harcanan kaloriye bağlı olarak yorgunluk hissedilecek, yeterli güç yoksa tansiyon düşecek, su ihtiyacı hissedilecek.

    Yorgunluk oluştuğunda yavaşlama başlayacak.

    Kalp atışları hızlanacak ve kan pompalama ile vücuttaki oksijen dolaşımı hızlanacak, buna bağlı olarak enzimlerin parçalanması ve vücuda karışması hızlanacak.

    Vücutta yeterli besin var mı kontrol edilecek, yoksa lipidler yakılmaya çalışılacak.

    Hızlı nefes alışverişi olacak ve vücut, daha fazla oksijene ihtiyaç duyacak.

    Diğer eklemler ve organlar vücut hareketlerine bağlı olarak hareket edecek.

    Koşma esnasında dengede durmaya çalışılacak, denge kaybında ani denge kontrolü sağlanacak.

    Ruzgâr hissedilecek ve sürtünme kuvvetine karşı koyulacak.

    Koşulan zemin izlenecek, ve herhangi bir yere çarpmamaya dikkat edilecek.

    Hızlı koşunca dalak şişecek.


    ...vs, vs.


    Bu ve bunun gibi milyarlarca algoritma yazmak mümkün. Tüm bu algoritmalar sadece "koşma" eylemi için. Her bir eylem için ayrı ayrı, ama birbiriyle bağımlıbağımsız trilyarlarca satır kod yazmak demek. Bu kodların oluşturabileceği hatalar ve hataların ayıklanmalarını da dikkate aldığımızı düşünecek olursak, sanıyorum hangi noktada olduğumuzu daha sağlıklı görmüş oluruz.

    Evrende gözlemlediğimiz herşey bir yazılım ile oluşturuldu dersek şayet, bu "program"ın bir "yazılımcı" sı olduğunu ve yazılım bilgisinin de hangi düzeyde olduğunu bilmenin imkansız olduğunu söylemek yanlış olmasagerek.

     

    Ali Akyıldırım

     



       Facebook'ta Paylaş    922 Kez Okundu   /    Diğer Yazılar
  • YORUMLAR

  • Yorumlar   0 Yorum



    Bu Yazıya Ait Herhangi Bir Yorum Bulunmamaktadır..!
  • Yorum Yaz


     
     
    Ad Soyad
    E-Mail
    Website
    Yorumunuz
    Resim Doğrula    
       Gönder